Mandala sanskrit kökenli bir kelimedir. “Manda” Enerji/Öz, “La” Kap, Mandala’ya özetle; Enerjiyi tutan, saklayan kap diyebiliriz. Dolayısıyla tüm desenleri dairesel bir form içindedir. Daire, bütünlüğü simgeler. Bir ucu sonsuza, diğeri de bedenimiz ve aklımıza kadar uzanır. Bundan yola çıkarsak eğer üzerinizde taşıdığınız her mandala size istediğiniz şeyi yaşantınıza çekmenizde mıknatıs görevi görür, sağlık, mutluluk, huzur ve bolluk bilinci hep sizinle kalır.
Hindistan kökenli dinlerde metafizik ya da sembolik bakımdan makro ya da mikro kozmosu gösteren şekillere verilen addır. Genellikle daire ya da kare şeklinde olan ve her şeyin mistik merkezini sembolize eden bu semboller meditasyon nesnesi olarak kullanılabilmektedir.

“MANDALALAR BİZİ MERKEZİMİZDE TUTAN BÜYÜLÜ BİRER ÇEMBERDİRLER”
Yapısı, bindu denilen merkezi bir nokta, merkezden yayılma ve dairesel dış sınırlama şeklinde olmak üzere düzenlenmiştir. Daire ya da kare olan biçimler iç içe geçmiş, hepsinde merkezle olan ilişki belirtilmiştir. Bu durum bütünlüğü, Öz’ü simgeler. Öz yalnızca bir merkez değil, tümüyle bir insanı (bilinç ve bilinçdışı birlikteliği ile) temsil eder. Yaradılış içindeki daire, tekerlek ve dörtkenarlı olan her şey Öz’ün simgeleri olarak ortaya çıkar.
Merkezden taşan ve tekrar merkez tarafından çekilen bir birlikteliği ifade eder. Kavramında sonsuz büyük ve sonsuz geniş olanın küçük bir alan içine holografik olarak sığdırılabileceği görüsü bulunur. Birçok şekilleri bulunmasına rağmen hepsinde ortak bir merkez bulunur. Jung’da merkez simgesi, amaç ya da ruhsal bütünlüğüne ulaşmış benlik, merkezleşmeye varan ruhsal sürecin kendini temsil etmesi ya da bireyde yeni bir merkez oluşturması anlamında kullanılmaktadır.
Doğu felsefesinde, evrenin sembolü olarak kabul edilir. Jung psikolojisinde ise insan ruhu ile aklın birliğini temsil eder.
Mandala ile etkileşim
Eğer bir mandalaya bakmaya konsantre olursak, kısa sürede belirli duygu ve hislerle bağlantılı derin bir hareket, bir köken hissine kapılırız. Konsantre olmaya devam edersek, resim kaybolur ve açık renkli şekilsiz bir alanla karşılaşırız (örneğin hareket illüzyonu). Mekanizması göz nöro-fizyolojisi yoluyla açıklanabilir. Gerçekten bir göz resmidir ve mandalanın merkezi retinanın kör noktasına (göz sinirinin bittiği yer ile) karşılık gelir. Bu nedenle, bilgiler bir şekilde doğrudan beyne giden rotalarından sapar (retina, sinir ve beyin hücrelerinin reaksiyonu) ve görme duyusu dışına çıkar (Metzner, Leary). Onları çizme ya da boyama renklerin bilinçaltı etkisi, oran, göz bebeği kasılmaları, vs. de dâhil olmak üzere, gözden göze doğrudan bakmak gibidir.
Comments