Doğduğumuzda tam kapasite olan nefesimiz, çocuklukta yaşadığımız travmalar ve oluşturduğumuz kimliğe göre kısıtlanıyor ve yeni bir hal alıyor..
İnsanların doğdukları günden bugüne yaşadıkları her olay ya da travmalar sonucu zihninin kodladığı belli şeyler vardır, ve bu kodlar nefes alış-verişlerini yakından etkiler. Bu kodlar genelde 3-7 yaş arasında aile yada yakın çevresel ilişkiler temeliyle kurulur. Bilinçaltı savunma mekanizmasının tatsız duyguları bastırması gibi dürtülerle nefeste ve bedende bloke bölümler oluşur, vücutta bloke edilen alanlar fiziksel sağlığımızı direkt olarak ilgilendirir. Bunlar nefesin neden kısıtlandığını bize açıklamaktadır.
Kısıtlı nefesler kişiden kişiye değişim göstermektedir, örneğin hayatta kendini göstermeyi, öne çıkmayı çok sevmeyen kişilerin nefeslerinin sığ ve belli belirsiz olduğu yada yeni işlere başlarken risk almayı sevmeyen , korkularından dolayı herşeyi erteleyen insanların nefes almadan önce bekledikleri akışı duraksattıkları görülmektedir.
NEFES AL......
Bu kısıtlamalar aslında kişinin baş edemeyeceğini hissettiği bir duygu durumunu kendinden uzaklaştırma çabasıdır. Adeta nefeslerini duraklatarak hayatı o noktada durdurmak isterler. Baş edilemeyen her duygu durumu, zihin aldığı bir kayıt ile hücre hafızasına gömülür. Bu kayıtlarsa birebir nefes alma biçimine yansımaktadır.
Yapılan araştırmalar sonucu ne yazıkki her bireyin bir şekilde , farklı derecelerde olsa da nefesini kısıtladığı görülmüştür. Bir çok korku ile diyafram kasının çalışmaz hale gelmesi ise en çok karşılaşılan çarpık nefes türlerinden biridir.
Nefes seanslarında bu kısıtlamalar, bu çarpıklıklar ilk çalışmada koçunuz tarafından analiz edilmekte ve sizinle yaşamınıza yansıması konusunda konuşulmaktadır.